Savaşta hukuk – mukuk olmaz!


Dünya tarihine şöyle yüzeysel bir bakış attığımızda hemen her savaşta ahlâkın, namusun, insanlığın dip yaptığını görürüz. Biraz derine indiğimizde ise insanlığımızdan utanır, çoğu adinin bayağısı olayı görmezden gelip çocuklarımız, torunlarımız bilmesin diye tarihin karanlık arşivinde kalması, gün yüzüne çıkmaması için çabalarız.


FAKAT TARİH UNUTMUYOR
Tarihçi yazıyor ve aradan bin yıl geçse de DERS ALINMASI için önümüze koyuyor.
Vakayiname / letopis yazarlarından okuyoruz; yaşananlar daha dün gibi önümüzde…
İşte size ol hikâye, devrin bir vakayinamesinden:
1402’deki Ankara Savaşı’nda hanlar hanı Yıldırım Bayezid’ın atı tökezledi ve ol hanlar hanı ardından gelen bir gürz darbesiynen yere devrildi. Tam Türk – Moğol askerlerinin kılıçlarının altında ikiye biçilmek üzereyken feryad etti; “Ulan gidiler ben Osmanlı padişahıyım, beni Timur’a götürün!”
Sonrasında Timur, Bayezid’in hamına – mamına, yanındaki avradı Mara Olivera da olmak üzre tüm malına el koydu. Osmanlı sultanını da bir demir kafese tıkıp, soytarı gibi şehir şehir gezdirdi…
Vakıa, hanlar hanı Bayezid’in esarete dayanamayıp yüzüğündeki zehiri yuttuğu söylense de işin aslı Timur’un Mara Despina Olivera’ya kafesteki Bayezid’in gözü önünde defalarca tecavüz ettiğidir. Buna dayanamayan Bayezid Han kafasını demir kafese vura vura mübarek bedenini Azrail’e teslim etmiştir!”
KISSADAN HİSSE:
SAVAŞIN GALİBİ OLMAZ!
Olmaz ama düşmanın SAVAŞI BAŞLATMIŞSA YAPACAK BİR ŞEYİN YOKTUR!
Tek çıkar yol ise en az düşmanın savaştığı aletlerle, ondan da adinin bayağısı yöntemlerle savaşmaktır…
Yoksa yenilirsin!